takarai rihito

chibidii
son zamanlarda hayranlık beslediğim mangaka. çizimleri ben delicesine etkiledi doğrusu, kurgudaki başarısı da bir o kadar yüksek. gel gelelim sevgili mangakamız straight çiftlerden çok homoseksüel çiftleri(erkek) ele almayı seviyor. bu yüzden herkese hitap etmeyeceğini üzülerek söylüyorum zira tüm anime manga severlerin sensei'nin çizimleriyle ve hikayeleriyle tanışmasını isterdim.

ilk olarak "torikagasou no kyou mo nemutai juunintachi" adlı, yine aynı adlı romandan uyarlama mangasını okudum. görünüşe göre romandan uyarlama olsa da sensei farklı bir storyline oluşurmayı seçmiş. işte çizimlerine ve karakter ve hikaye inşaasına bu mangadan sonra hayran kalınca, diğer eserlerini de okumak istedim ve genelde bl çalıştığını görünce anlık da olsa hayal kırıklığı yaşadım.

şunu söylemeliyim ki, bl pek de ilgilendiğim bir tür değildi. hatta ilk zamanlarda fazlasıyla önyargı sahibiydim. önyargımı kırmak adına bazı soft yapımları (gravitation, antique bakery gibi) izledim. sonra ara sıra, biraz şundan biraz bundan baktım ve sektör beni hayal kırıklığına uğrattı. 'konu' önemsiz ve geri planda kalmış, sadece her fırsatta ve her mekanda sevişen çiftler ele alınmış diye düşündüm ki yapımlar yüksek oranda böyle. bu yıl love stage!! biraz konu sahibi (ve konuyu takip eder gibi) gelince ve önerilince izledim, animesi nispeten iyiydi hatta yer yer eğlendirdi, çizimleri de çok sevimliydi fakat mangasını okuduğumda yine bir hayal kırıklığı yaşadım. sanırım sorunum yalnızca boşlanan kurguyla değil, aynı zamanda hard yaoi ile. eh, tüm bu sürecin bana getirisi elbette önyargımı bertaraf etmek ve hatta kaliteli yapımlara karşı sempati kazanmak oldu.

neyse, sonuçta takarai rihito sensei'nin bl eserlerini de okudum. hana nomi zo shiru adlı eserle başladım ki çok doğru bir seçim yapmışım romantizm ve hikayenin ön planda olmasının yanı sıra çiftin ilişkisi normal bir hızda ilerledi. (crimson spell diye bir bl manga vardı mesela, ilk bölümden uyuyan adamı götürünce bırakmıştım. (°-°) ) hikaye de beni fazlasıyla etkiledi doğrusu. karakterlerin tereddütleri, hisleri, kabullenişleri ve redleri ve en önemlisi sensei'nin realist yaklaşımı... demem o ki, fanservice için kurgusunu ve karakterlerini heba etmemiş sensei ve ortaya harika bir şey çıkarmış.

senseinin eserlerinin bir listesi:

hana nomi zo shiru ( çizim ve hikaye)
hana no migoro ni (çizim ve hikaye)
hana no miyako de (çizim ve hikaye)

torikagasou no kyou mo nemutai juunintachi (çizim)

seven days (çizim)

ten count (çizim ve hikaye)

kakemakumo, kashikoki (çizim)

graineliers ( çizim ve hikaye)
rasenya
çizimini de hikaye kurgularını da oldukkça beğendiğim mangakadır kendileri. eserlerinin çoğu yaoi türüne aittir ve her biri birbirinden güzeldir bence.
en sevdiğim hikayesi ten count diğerlerine göre daha fazla smut içerse de @1in dediği gibi olay örgüsünden hiç taviz vermemiş ve kalitesini korumuştur.
suzuki san
@1 ve @2 nin şu fikrine katılamayacağım "olay örgüsünden taviz vermemiş ve kalitesini korumuştur.". bu cümleyi 2 ay önce olsa bende söylerdim ama ten count un son 2-3 sayısına baktığımızda sensei fangirllerin beklentilerini karşılamış olay akışını, döngüsünü, kalitesini her birşeyini bozmuştur. biz burada mizfobik bir insandan bahsediyoruz. shirotani ve kurosenin birlikte olmasını bekleyen binlerce kişiden biri olarak sahneleri görmek güzelken bu kadar erken görmek kötü bir his. sensei tahminimce editörünün baskısı sonucu böyle bir yanlış karar vermiştir. yani kapı kolunu dahi tutamayan, dışarıda bir bardak kahve bile içemeyen bir insan tüm maddeleri atlayıp bir anda kendisini kurosenin kucağında bulamaz. bu bence senseinin en büyük hatasıdır.

senseinin çizimleri benim gözümde çok güzeldir. ama şunu söylemeden de geçmeyeceğim ilk gördüğümde "bu nasıl saçma bir çizim şeklidir" demiştim. sonradan gözüm öyle alıştıki çizimlerine şimdi bayılıyorum. özellikle saç çizimlerine ölüyorum. gülüş çizimleri de çok hoş. bilemiyorum ben çoğu çizimini çok beğeniyorum. karakterlere duyguları çok iyi yansıtıyor. ters köşeye yatırıyor ara sıra bizi onları da seviyorum. ama araya fill bölüm gibi bölümler sokuyor ya o anın akışını, heyecanını bozuyor benim için. kopuyorum ben. misal son ten count cildinde tuttu seks sahnesinin ortasında kurosenin geçmişine döndü. kurosenin geçmişini görmek güzel ama diğer sahnenin bölünmüş olması benim için kötü. böyle işte, daha yazmak istemiyorum :)

@1 sana şunu söyleyebilirim ki ilk etapta yaoi/shounen-ai tamamen şans işi olan bir tür. yani bu türün berbat serilerine de denk gelebilirsin çok iyi serilerine de. gördüğüm kadarı ile sen berbatlardan başlamışsın. bazı seriler fazla popüler olabilir ama bu o zamandaki kıtlıktan kaynaklanmıştır. yani kötünün iyisi.ya da sadık kitlenin takip ettiği hard yaoi ler. inan son yıllarda sektör kendini geliştirdi. artık konu merkezli yaoi/ shounen-ai mangalar çıkmakta. yeni serilerde bazen yaoi mangalarda aylarca sensei seks sahnesi çizmiyor. artık daha çok duygu ve mantığında işin içinde olduğu mangalar var. natsume isaku okumanı tavsiye ederim. ne demek istediğimi anlarsın. rihito sensei den çok daha eğlenceli bir çizer.

crimson spell için ayrıca bir not düşeceğim. bu seri her daim top 10 içindedir. ben yamane ayano yu çok severim. lakin crimson spell çok farklı bir düzeyde. eski yaoi mantığı ile çiziliyor, zaten eski bir seridir. açıkçası 5-10 bölümü okuyup daha sonrasında öeh hep seks nedir bu diyip bıraktım. okuyanlar bilir olayın merkezinde seks var, olmak zorunda. hikayeyi seks yapmayı zorunlu bırakacak şekilde tasarlamış sensei. bana göre berbat bir mantık. ama bir ara tekrar oturup okumayı planlıyorum. ilk kez yaoi okuyacakları geçtim yaoi manga okumaya başlayalı 6-7 ay doldu diyenlere bile tavsiye etmeyeceğim ağırlıkta bir eser. hard yaoi olması dışında bir de bilim kurgu yanı var ki yaoilerde çok tehlikeli bir konudur. sadece sadık yaoi okuyucuları "yeni bir tarz" diyerekten okur. hayal kırıklıkların hep bu yüzden.